AKEL M.K. Polit Büro Üyesi Aristos Damianu tarafından yapılan açıklama
Avrupa Konseyi Başkanı’nın açıklamasında “mültecilerin gördüğü muamele açısından Türkiye bugün tüm dünya için en iyi örnektir” demesi Kıbrıs halkına yönelik bir tahriki teşkil etmektedir. Ayrıca özünde, Türkiye gerek Suriye’de, gerekse Kürt sorunuyla ilgili olarak, yasa dışı hareketlerde bulunup, insani krize ve mülteci krizine yol açılmasında büyük rol oynamışken, üstelik de siyasi ve hukuki yükümlülüklerini çiğneyerek, göçmenlerin taşınmasında topraklarının etik dışı, hukuka aykırı ve yasa dışı bir biçimde kullanımına izin verdiği koşullarda tebrik edilemez. Binlerce insanın Akdeniz ve Ege’de canlarını yitirmelerinde Türkiye devletinin büyük sorumlulukları vardır.
Mülteci kriziyle ilgili olarak AB’nin Türkiye’yi ödüllendirmeye çabalamasıyla, ister Türkiye’nin AB karşısındaki Kıbrıs kaynaklı yükümlülükleriyle ilgili olarak, ister Türkiye yurttaşlarına AB ülkelerine girişlerinde vize uygulamasının kaldırılması yönünde Türkiye’nin (tartışılan) talebiyle ilgili olarak, Türkiye’nin, Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması konusunda ve çözümün kalitesi aleyhine karşılıklar alamayacağına dair AKEL olarak zamanında uyardık. Böylesi bir gelişme hedeflenen çözümün içeriğini önemli derecede etkileyecektir.
26.000 Türkiye vatandaşına işgal altındaki bölgedeki yasa dışı yönetim tarafından “vatandaşlık” verilmesi talebinin olası kabulü de çok olumsuz bir gelişme olacaktır. Çok arzulanan çözümün gerçekleşmesi sırasında Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin oranının dörde bir olması ve gelecekte adaya gelecek Yunanistan ve Türkiye yurttaşları için de aynı oranın uygulanması gerektiğini belirleyen Hristofyas-Talat görüş birliğinin değerlendirilmesi AKEL’e göre şarttır, olmazsa olmazdır. Kıbrıs’ın demografik yapısının bozulmasına rıza göstermemiz kesinlikle söz konusu olamaz.
Uluslararası toplum da, ilan ettiği ilkelerinde tutarlı olmayı istiyorsa, bu ilkeyi sonuna kadar desteklemelidir.
24.4.2016