AKEL M.K. Kıbrıs Sorunu Bürosu Sorumlusu Tumazos Tselepis tarafından yapılan açıklama
Sayın Davutoğlu’nun yeni tahrik edici açıklamaları Türkiye’nin kendisinin yarattığı krizin hafifletilmesi yönünde sadece katkıda bulunmamakla kalmayıp, bilakis gerginliği sürekli olarak arttırdığını göstermektedir.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu zihniyetiyle, sanki biz yokmuşuz gibi davranıp ve yüzü kızarmaksızın uluslararası hukuka atıfta bulunarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin özgür güney sahillerimizin karşısındaki bölgelerinin bir bölümünü bağladı.
Sayın Davutoğlu’nun sözünü ettiği, kıta sahanlığının belirlenmesine ilişkin yasa dışı devletle yapılan ve uluslararası hukuk açısından üzerinde yazılı olduğu kâğıttan öte değeri olmayan sözde anlaşma dahi Barbaros’un araştırma yaptığı bölgeleri kapsamamaktadır.
Herkesten önce biz doğal gazda Kıbrıslıtürklerin de hakları olduğunu tanıyoruz ve bize bunu Türkiye’nin göstermesine gerek yoktur. Ancak aynı zamanda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden egemenlik haklarından feragatte bulunması talep edilemez. Somut olarak, doğal gazdan Kıbrıslıtürklerin de yararlanması için tek realist yol siyasi sorunumuzun çözümdür.
Hidrokarbonlar meselesi hiçbir zaman toplumlar arası görüşmelerin konusu olmadıysa da, Hristofyas-Talat görüş birliklerinde, istisnasız tüm deniz bölgeleri, bu bölgelerin sınırlarının komşu ülkelerle belirlenmesi ve anlaşmazlıkların çözümü federasyonun yetkileri içerisinde olduğunu hatırlatırız.
Tüm bunların BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre yapılması konusunda anlaşmaya varıldı. Ayrıca doğal kaynaklara – dolayısıyla doğal gaza da – ilişkin olarak yetkinin federasyonda olması konusunda da anlaşmaya varıldı. Doğal gazdan elde edilecek gelirleri de içerecek olan federal gelirlerin dağılımına ilişkin görüş birliğiyle bağlantılı olarak, Kıbrıs sorununun çözümüyle doğal gazlar meselesine ilişkin her şey üzerinde anlaşmaya varılmış olacaktır.
Dolayısıyla, Türkiye’yi yangına körükle gitmektense, kendisinin yol açtığı krizin hafifletilmesi için çalışmaya çağırıyoruz ve eğer kendi yayılmacı emellerinden dolayı değil de, gerçekten Kıbrıslıtürklerin çıkarlarını düşünerek hareket ediyorsa, bu şekilde müzakere sürecinin yeniden başlamasının ve en kısa sürede çözüme ulaşabilmemizin yolu açılacaktır.
