AKEL GS Andros Kiprianu’nun Kavazoğlu-Mişaulis Anmasında Yaptığı Konuşma
Kavazoğlu ve Mişaulis’in Anısına Dali’de Gerçekleştirilen Etkinlikte AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Andros Kiprianu Tarafından Yapılan Konuşma
“Bir avuç toprak senin adan ve sen kan ve gözyaşıyla yoğurdun onu”. Tefkros Anthias’ın bu mısrasıyla halkımıza yanıt veriyor tarih. 1960’lı yılların en karanlık dönemecinden geçilirken, tarih Anthias’ın bu mısrasıyla yanıt veriyor. Katil TMT’nin silahlarının Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’i hedef aldığı günlerde. Emperyalizmin ve Kıbrıs’taki uşakları milliyetçilik ve şovenizmin halkımızı birleştiren her şeyi bu şekilde öldüreceklerini sanarak, Kavazoğlu ve Mişaulis’i katlettikleri dönemde…
Kavazoğlu ve Mişaulis’in kanlar içerisinde can verirken de omuz omuza oluşları anlatıyor her şeyi… Her şeyi: Halkımızın on yıllar boyunca ortak ilerleyişini; Kıbrıs’ın kentlerinde ve köylerinde barış içerisinde ortak yaşamı; yaşam ve onur için, emekçilerin hakları için ortak mücadeleyi… On yıllardır uğrunda mücadele ettiğimiz her şey: ortak vatan, ortak mücadeleler, ortak yaşam. Kavazoğlu ve Mişaulis’in kanlar içerisinde o son kucaklaşmalarından bugüne kadar da gelen saf ve güçlü mesaj şudur: Kıbrıs’ta barışı hiçbir şey engellememelidir ve engelleyemez. Kıbrıs’ta barış engellenemez!
Kıbrıs’ta barışı hiçbir şey engellememelidir ve engelleyemez. Çünkü eğer barış kazanmazsa, adamız ve halkımız pek çok zorluklarla karşılaşacaktır. Bunu herkes iyice kafasına koymalıdır. Öncelikle de Türk tarafında uzlaşmaz ve dolayısıyla kabul edilemez görüşlerde ısrar eden sesler. Ne bu sesler ne de başkaları, kabul edilemez taleplerin kabul edileceğini zannetmemelidirler. Pek çok kez söyledik ve tekrarlamaktan yorulmayacağız. AKEL’in arzu ettiği: adil çözümdür. Ne işgalle, ne de her hangi bir başkasıyla değil; aynı vatanı paylaştığımız Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızla onurlu bir uzlaşıdır. AKEL, hiçbir zaman kötü bir çözümü kabul etmeyecektir.
Kıbrısrum tarafında da, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri, üniter devleti ya da Yunanistan’la Enosis’i hayal edenlerin tümü bunu aynı şekilde iyice kafalarına koysunlar. Böylesi anlayışların tek sonucu Kıbrıs’ın geleceğini taksime ya da ilhaka hapsetmeleri olacaktır.
Yarının Kıbrıs’ı için AKEL’in vizyonu var. Bu vizyona inanıyoruz ve uğrunda mücadele etmekteyiz. Kıbrıs sorununda sürekli ve tutarlı bir politikamız olduğunu herkes kabul etmektedir. Çözümün, yeniden birleşmenin, barışın Kıbrıs’ının nasıl ilerleyebileceği hakkında bütünlüklü siyasi önerimiz var. Bu öneriyi Dimitris Hristofyas hükümeti döneminde ete kemiğe büründürdük. Etnik zıtlaşmayı ortadan kaldıran öneriler müzakere masasına o dönemde sunuldu. Birlikte yaşamamızın engellerini ortadan kaldıran öneriler. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte yaşayacakları yarının Kıbrıs’ı için öneriler. On yıllar boyunca halkımızı bölenler Kıbrıs’ta iki ayrı mevcudiyetin olduğu anlayışını temel alıyordu. Bu anlayışı bugün de izlediğimiz politikayla ortadan kaldırmayı istedik ve istiyoruz. Kurtuluş ve yeniden birleşme için mücadele ediyoruz. Yurtseverlik budur. Yoksa ülkeyi ve halkı bölünmüş tutan söylemler değil. Milliyetçi söylemler, sloganlar ve büyük laflar halkımızı uçurumun kenarına götürdü. Sadece ve sadece kimilerinin koltuk sevdaları ya da faşist duyguları tatmin olsun diye, onların Kıbrıs’ı tekrar yaralamalarına izin vermemiz söz konusu olamaz.
Kendilerini solcu olarak niteleyen kimilerinden dahi AKEL olarak saldırılara uğramamıza rağmen, biz sorumluluklarımızın bilinciyle hareket etmeye devam edeceğiz. Çünkü yurdumuzu seviyoruz ve yurdumuzu özgür görmeyi istiyoruz. Yurdumuzu birleşmiş görmeyi istiyoruz. Yurdumuzun iki eliyle bütün evlatlarını kucakladığını görmeyi istiyoruz. Yurtseverlik görevimizin gereği budur.
Kıbrıs’ta barışı hiçbir şey engelleyemez. Ne boş sloganlar, ne büyük sözler. Kimilerinin meşhur “strateji değişikliği”nden söz ederken sergiledikleri gergin ve kibirli tutumu şaşırarak izliyoruz. Sanki Amerika’yı yeniden keşfetmişler. ‘Strateji değiştirelim’ diyorlar. Değiştirelim. Ne yapmak için? Hiçbir şey demiyorlar. İki bölgeli iki toplumlu federasyon hedefini terk mi edelim? Ama neyi talep etmek için? Kıbrıs sorununu yeniden mi konumlandıralım? Ama Kıbrıs sorununun esasen istila, işgal ve yasa dışı nüfus taşınması sorunu olduğu konusunda zaten hepimiz anlaşıyoruz. Mesele, bundan öteye nasıl ilerleyebileceğimizdir. Bize önerdikleri nedir? Önce Kıbrıs sorununun çözümünü bekleyelim ve sonra müzakeresini mi yapalım? ‘Türkiye’nin bedel ödemesine yol açalım’ diyorlar. Ancak bunun nereye varabileceğini bilmeliyiz. Kimler Türkiye’ye baskı yapacak? Bütün Avrupa Birliği’ni ilgilendiren mülteciler konusunda neden Türkiye’ye baskı yapmadılar?
Türkiye’nin politikasını hizaya getireceğini iddia eden bütün bu sözde uzmanlar çıkıp her gün konuşuyorlar, ama onlar bir kez dahi Türkiye’nin politikasını inceleme zahmetine girmediler. Bir Kıbrıslıtürkle dahi konuşma girişiminde bulunmuş değiller. Onlara göre, bütün dünya kendi büroları, temsil ettikleri çıkarlar, aralarındaki çıkar ilişkileri, hala 1950’lerde yaşadığımızı sananların çürümüş beyinleri etrafında dönüyor.
Biz ne başka dünyalarda yaşıyoruz, ne de hayal âlemindeyiz. Bizim vizyonumuz tüm dünyaya örnek olacak yeniden birleşmiş federal Kıbrıs’tır. Etnik kökenleri, dilleri, dinleri farklı olup, ortak devletlerini birlikte yöneten iki toplumun barış içerisinde uyumlu ortak yaşamı çağdaş bir örnek olacaktır. Askersizleştirilmiş Kıbrıs tüm gücünü ve kaynaklarını sosyal yatırımlar ve ekonomik kalkınma için değerlendiren bir ülke olacaktır. Kıbrıs’ta barışı hiçbir şey engelleyemez.
“Taahhüdünü üstleniyorum” sözlerine, büyük vaatlere halkımızın karnı tok. Halkımız sadece gerçeğe ve samimiyete susadı. Ülkeyi mahvetmiş olanları itibarlandırırken aynı esnada çözüm ve yeniden birleşmeyi istediklerini söyleyenler, Anastasiadis hükümeti, DİSİ ve diğerleri tutarsızlıklarına en nihayet son versinler. Neofaşizm canavarının sırtını sıvazlamaya son versinler. Çünkü onu evcilleştirmeleri söz konusu olamaz. Tam aksine onu besleyenler bu politikalardır.
Geçen gün Meclis önünde neofaşistler tekrar bize “hainler, teslimiyetçiler, Türk tohumları” diye bağırdılar. Onların bize “hainler” demeleri ilk kez değildir. 1974’te biz bağımsızlık ve demokrasiyi savunurken de onlar bize “hain” diyorlardı. Onlar o zaman da Enosis’i hayal ediyorlardı. Bize “hain” diyenlerin ve onların yaptıklarının sonuçta Kıbrıs açısından kâbus oldukları kanıtlandı. Onlar fırtınalar ektiler ve halkımız 1974 yıkımını biçti. Onlar o zaman da bize “hainler” diyorlardı. Onlara yanıtımız şudur: Kimin ne yaptığını tarihi göstermektedir. Bizim tarihimizi, AKEL’in tarihini halkımız kendi kanıyla yazdı. AKEL’ciler, nerede olurlarsa olsunlar, aynı sesle, aynı yanıtı vererek, cesur direnişleriyle tarihimizi yazdılar. Bizim tarihimizi “Ben AKEL’ciyim, komünistim ve bundan gurur duyuyorum” diyen yoldaşımız, “benim silahım yok, eğer Darbe’yi komünistleri öldürmek için yaptıysanız, ben de komünistim, öldürün beni” diyen yoldaşımız, EOKA-B’ciler karşısında yolun ortasında tek başına dikilip, onlara tekrar tekrar “bana ateş edin” diye bağıran yoldaşımız yazdı. Türk ordusu karşısında tek başına yılmaksızın savaşan başka bir yoldaşımız yazdı. Bir bölük karşısında savaşanın sadece bir insan olduğunu fark ettiklerinde Türkler bütün güçleriyle saldırıp, onu öldürdüler. Ancak tek başına da olsa saatlerce savaşma cesaretini gösteren bu insana saygı duyarak, onu kendileri gömdüler.
Bizim tarihimiz tüm bunlar ve daha nicesidir! Bizim yurtseverliğimiz, adımız, onurumuz, bilincimiz tüm bunlar ve daha nicesidir! AKEL tüm bunlar ve daha nicesidir! Faşistler ve tarihlerini unutup onlarla birlikte hareket edenlerin tümü bunu iyice kafalarına koysunlar.
Kıbrıs sorununun çözümü için yeniden başlayan çaba nihai hedefimize odaklanmalıdır. Tek egemenliği, tek vatandaşlığı, tek uluslararası kimliği olacak yeniden birleşmiş federal Kıbrıs’a ulaşma hedefine odaklanmalıdır. Çözüm, iki toplumun birleşik ve bağımsız vatanda barış içerisinde birlikte yaşamalarını ve işbirliklerini güvence altına almalıdır. Bunu elbette ki herhangi bir çözüm değil, işgale ve yasadışı nüfus taşınmasına son verecek bir çözüm güvence altına alabilecektir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve birliğini sağlayacak bir çözüm; BM kararlarını, Üst Düzey Anlaşmaları, uluslararası hukuku ve Avrupa hukukunu temel alacak bir çözüm; Kıbrıs’ı askersizleştirecek ve yabancı güçlerin garantörlüğüne ve ülkenin iç işlerine müdahalesine izin vermeyecek bir çözüm; BM metinlerinde belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde toprağı, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözüm bunu güvence altına alacaktır. Müzakere masasında böyle bir çözüm üzerinde anlaşmaya varılıp referanduma sunulmalıdır.
AKEL olarak çözüm, yeniden birleşme ve barış çabalarını desteklemeye devam edeceğiz. Halkımızın ortak geleceği için perspektif ve umudu güçlendirmeye devam edeceğiz. Yurdumuzun yeniden birleşmesi mücadelesinde doğal müttefiklerimiz ilerici Kıbrıslıtürklerdir ve öyle olmaya devam edecektir. Hedefimiz, Kıbrıs’ta barış gününün doğmasını en kısa zamanda başarmamızdır. Hedefimiz, neofaşizmin ve aşırı sağın tüm Kıbrıs’ı bir kez daha yaralamalarından önce onları kesin ve nihai bir şekilde tarihin çöplüğüne atmayı başarmamızdır.
Nice Kıbrıslı nesil barış vizyonuyla yetişti. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadeleleri idealiyle büyüdü. Kıbrıslıların nice nesli yurdumuzun topraklarını kanıyla ve gözyaşıyla yoğurdu. Şimdi bizim neslimizin zamanı! Şimdi dik durmamızın zamanı! Şimdi halkımızın kanı ve gözyaşıyla sulanan bu topraklarda barışın limon çiçeklerinin açmasının zamanı! Şimdi birlik içerisinde kendi yarınımızı talep etmemizin zamanı!
Yaşasın Kıbrıs!
9 Nisan 2017