Hükümetin “her zamankinden daha hazır olunduğunu” beyan ettiği dönemden tarihin en yıkıcı yangınına…
Limasol’un dağlık bölgesini kasıp kavuran yangın felaketi sırasında devletin ve hükümetin trajik yönetim eksiklikleri Meclis Komiteleri’nin dünkü ortak oturumunda bir kez daha gözler önüne serildi. Bakanların ve hükümet partilerinin konuyu saptırma çabalarına rağmen, ortaya çıkan sonuçlar acımasız ve nettir:
- Merkezi bir koordinasyon yoktu. Bakanlar Kurulu tarafından atanan koordinatör hükümet tarafından Avustralya’ya gönderilmişti ve yerine kimse atanmamıştı.
- Yangın ne zamanında tespit edildi ne de yangına zamanında müdahale edildi. İlk günlerdeki açıklamaların aksine, bölge halkının söyledikleri doğrulandı: İlk müdahale ve ilk su atımı büyük bir gecikmeyle yapıldı.
- Köylerin boşaltılmasına dair organize bir plan yoktu. Pek çok durumda muhtarlar, köylüler ve gönüllüler tek başlarına insanların hayatlarını kurtarmaya çalıştılar.
- Kapanması gereken yollar kapatılmadı. Bunun sonucu olarak iki yurttaşımız hayatını kaybetti, birçok kişi ise ölümle burun buruna geldi.
Başka bir deyişle, itfaiyecilerin ve orman yangın ekiplerinin fedakarlığı, gönüllülerin katkısı ve bölge halkının bilinçli çabaları olmasaydı, yangının nerede duracağı ve daha kaç can alacağı bilinemez.
Kıbrıs halkı daha geçtiğimiz Haziran ayında Hristodulidis hükümetinin yangınlara karşı mücadele için “her zamankinden daha hazır” olunduğunu beyan ettiğini duydu. Ancak Temmuz ayında ülke tarihinin en yıkıcı yangınıyla karşı karşıya kaldık. Buna rağmen ilgili tüm Bakanlar hâlâ görev başında ve Sayın Hristodulidis, meseleyi birkaç iletişimsel açıklama, genel geçer özürler ve rapor üstüne raporlarla kapattığını sanıyor. Oysa ağır sorumluluklar apaçık ortadadır ve bu sorumlulukları fiilen üstlenmeyi düşünüp düşünmediklerini toplum merak etmektedir.