Nekbe’den 76 yıl sonra Filistin halkı soykırımla karşı karşıya
1948’de Filistin halkı katliamlarla, 750.000 kişinin yerlerinden, yurtlarından koparılmasıyla, mülklerinin gasp edilmesiyle, yaşam biçimlerinin ve toplumsal ağlarının yok edilmesiyle karşı karşıya kaldı ve Filistin halkı bunu Nekbe (Felaket) olarak adlandırdı.
Yetmiş altı yıl sonra İsrail devleti yedi aydır Gazze Şeridi’ni topyekûn imha ederken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Filistinlileri de hedef alıyor. Filistin halkının hastanelerini, okullarını, üniversitelerini, müzelerini, kültür merkezlerini ve konutlarının %70’ini (300.000’den fazlasını) yıkıntıya dönüştüren İsrail ordusu tüm insanlığın gözü önünde Filistinlilere karşı soykırımı sürdürüyor. ABD ve müttefiklerinin silahlandırmaya devam ettikleri İsrail bombardımanlarıyla 14.500’den fazlası çocuk, yaklaşık 9.500’ü kadın olmak üzere 35.000’den fazla Filistinliyi öldürdü ve 77.000’den fazla insanı yaraladı. İsrail devleti 2,5 milyon insanı yaşam için gerekli olan her şeyden (su, gıda, ilaç, yakıt, barınak, aynı zamanda eğitim ve kültür olanaklarından) mahrum bırakarak uluslararası insani hukukun her ilkesini açıkça ihlal etti. İsrail Başbakanı, Bakanları ve Subayları yaptıkları açıklamalarda Filistinlileri tamamen yok etmek için nükleer silah kullanma tehdidinde bulunuyorlar.
Onlarca yıldır İsrail devleti güçlü müttefiklerinin desteğine ve dokunulmaz olmaya alıştı. İsrail bugün soykırım suçlamasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önünde bulunuyor. Dünyanın dört bir yanında insanlar ateşkes ilan edilmesini ve soykırımın sona ermesini talep ediyor; Filistin devletinin tanınmasını talep ediyor. Birkaç gün önce yapılan BM Genel Kurulu’nda 193 üye ülkeden 143’ü Filistin devletinin BM’ye tam üye olarak kabul edilmesi yönünde oy kullandı.
AKEL Filistin halkıyla tam dayanışmasını ifade ediyor ve sesini uluslararası toplumdaki barış yanlısı herkesle birleştiriyor; soykırımın sona ermesini, Filistin halkının insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tam olarak yeniden sağlanmasını ve 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin derhal tanınmasını talep ediyor.
Bu tüm insanlığın Filistin halkına olan borcudur. Kıbrıs hükümetinin ve siyasi partilerin çoğunluğunun ortaya koydukları tutuma rağmen; işgalin, yerinden yurdundan edilmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Kıbrıs halkı kahraman Filistin halkıyla dayanışma içindedir.