Türkiye’nin İlerleme Raporu’na ilişkin Avrupa Parlamentosu’nun aldığı karar hakkında AKEL’in açıklaması
AKEL Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ele aldığı pek çok konuda bazı doğru ama aynı zamanda bazı olumsuz tezleri de içeren Türkiye’nin İlerleme Raporu’na ilişkin Avrupa Parlamentosu kararının oylanmasında çekimser tutum ortaya koydular
- AKEL’in bu karara destek vermemesinin temel nedeni bu kararda, AB’nin, NATO’nun ve genelde Batı’nın Türkiye’yi Kıbrıs’ta, Suriye’de, Irak’ta işgalci güç, Libya ve başka yerlerde istikrarsızlaştırıcı bir faktör olmaya devam ettiği bir dönemde, “Doğu Akdeniz’de istikrarın temel ortağı” ve “önemli bir müttefik” olarak nitelendirip överek ona atfettiği önemi tekrarlamasıdır.
- Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, AKEL Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda çalışmıştır ve özellikle çözüm zemini hakkında doğru ve önemli atıfların bu kararda yer alması ve aynı zamanda Türkiye’nin kabul edilemez iki devletli çözüm talebi gibi Mağusa ve Pile’deki hareketlerinin de kınanması yönünde katkıda da bulunmuştur. Kıbrıstürk toplumunun iç işlerine Türkiye’nin müdahalelerini Avrupa Parlamentosu’nun bilmesi ve Ankara’dan bu müdahalelere son vermesini istemesi ve AB ile Kıbrıstürk toplumu arasındaki ilişkilerin kolaylaştırılmasında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rolünü kaydetmesi önemlidir. Bu yüzden de söz konusu atıflar nedeniyle Avrupa Parlamentosu milletvekilleri çekimser kalan DİSİ’nin pozisyonunu izah etmesi gerekmektedir. DİSİ nerede aynı fikirde değil? Kıbrıs hükümetinin kendisinin de kabul ettiği, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk toplumuna yönelik tedbirlerin gerekliliğine katılmıyor mu?
- Türkiye’nin yıllardır askıda olan katılım sürecine gelince, kararda bu sürecin kesin olarak terk edilmesi ve özel bir AB-Türkiye ilişkisi aranması çağrısında bulunuluyor, hatta gümrük birliğinin geliştirilmesi, vizenin kaldırılması ve ticari işlemler gibi Ankara’ya “hediyeler” hakkında da atıfta bulunuluyor. AKEL, herkesin böylesi bir senaryonun tehlikelerinin farkında olması gerektiğini ve Türkiye’nin kendi içinde demokratik değişimler ve Kıbrıs sorununun da dahil olduğu bir konu olan komşularıyla ilişkilerinin iyileştirilmesi konusunda herhangi bir ciddi baskı olmaksızın Ankara’nın tüm ekonomik, ticari ve jeopolitik yararlar elde edeceğini belirtmektedir.
AB üyesi devletlerin tümünü Türkiye’ye silah ihracatını durdurma çağrısında bulunan Sol Grup’un değişiklik önerisini diğer siyasi grupların reddettiği de gözden kaçmamalıdır. Avrupa Halk Partisi, Aşırı Sağcılar, Muhafazakârlar, Sosyal Demokratlar ve Liberaller bazı Avrupa devletlerinin Türkiye ile silah ticaretinin sona erdirilmesi talebine karşı oy kullanarak “Kıbrıs’ın Avrupalı dostları” ve “Büyük Avrupa ailesi” hakkında duyduğumuz büyük lafların ardında büyük jeopolitik, ekonomik ve askeri çıkarlar bulunduğunu doğruladılar. Kıbrıs ve Yunanistan’ın tüm Avrupa milletvekilleri tarafından da desteklenen bu talebi oybirliğiyle sadece Sol Grup’un desteklemiş olması gerçeği gerekli sonuçları çıkarmak açısından bir göstergedir.