Rusya’nın Ukrayna’yı İstilası Hakkında AKEL Merkezi Komitesi’nin Açıklaması
Ukrayna’da son dönemde ve özellikle Rusya’nın Ukrayna topraklarını istila etmesinden sonra yaşanan dramatik gelişmeler büyük insani ve maddi kayıplara yol açmış durumdadır ve tüm insanlık için öngörülmeyen sonuçları olacak genel bir çatışma boyutuna bürünme tehdidini oluşturmaktadır. Bu durum karşısında AKEL:
- Rusya’nın Ukrayna’daki istilasını kınamakta ve derhal ateşkes yapılarak Rus askerlerinin Ukrayna topraklarından geri çekilmesi çağrısında bulunmaktadır.
- İlgili tüm tarafları, çatışmanın genelleşmesine yol açabilecek hareketlere son vermeye, derhal diyalog ve diplomasi yoluna geri dönmeye ve bu durumdan barışçıl bir çıkış yolunu hala daha sunabilecek olan Minsk Anlaşmalarının uygulanması taahhüdünü üstlenmeye çağırmaktadır.
- Ukrayna halkıyla dayanışmasını, savaş kurbanlarının ailelerine ve mültecilere desteğini ifade etmektedir.
- Rusya Federasyonu’nun Donetsk ve Luhansk bölgelerini tanıma hareketinin, devletlerin toprak bütünlüğünü ilkesinin ihlali ve Minsk Anlaşmalarından cayma olduğunun altını çizmekte ve devletlerin bağımsızlığa, toprak bütünlüğüne saygının ve iç işlerine müdahale etmemenin uluslararası hukukun temel taşlarını teşkil ettiğini vurgulamaktadır.
- Sözü edilen bölgelerde Ukrayna hükümetinin sorumluluğuyla son 7 yıldır sistematik ve sürekli olarak yapılan insan hakları ihlallerinin Minsk tedbirler paketinin de ihlali olduğunun altını çizmektedir.
- Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya önemli askeri destek gönderme kararlarının ve hem AB’nin hem de üye devletlerinin savaşı bahane ederek askeri harcamalarında daha öncesinde görülmemiş artışlar yapmaları kararlarının AB’yi çatışmanın tarafı haline getirme tehdidine yol açtığının altını çizmekte ve ve AB’nin askeri gerilimi tırmandırmak yerine, barışçıl bir rol oynaması gerektiğini vurgulamaktadır.
- Karar verilen yaptırımların sadece Rusya açısından değil, tüm insanlık ve özellikle Avrupa açısından öngörülemeyen zincirleme sonuçları olacaktır. En ağır bedeli de ne yazık ki halklar ödeyecektir. Kıbrıs açısından da savaş ve yaptırımlar ekonomiye darbe vuracaktır; bu yüzden hükümetin ortaya çıkabilecek sonuçlara karşı koyulabilmesi için acilen gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
- Uluslararası toplum, uluslararası meşruiyetin altını oyan ve güçlülerin isteğinin hâkim olmasına izin veren çifte standartlı politikaları ve uluslararası hukuka taraflı atıfta bulunan yaklaşımları terk etmelidir.