Anastasiadis Garantilerin Olmasını Gerçekten İstemiyorsa, Bunları Ortadan Kaldıracak Mekanizmayı Neden Reddetti?
AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Kukumas yaptığı açıklamada, Filelefteros gazetesinin Crans Montana Konferansı’yla ilgili olarak yayınladığı tutanakların da Sayın Anastasiadis’in ve izlediği politikanın yanlışlığını gösteren iki tartışılmaz gerçeği ortadan kaldırmadığını belirterek:
“1. Türkiye’nin garantörlük ve müdahale haklarını kesin olarak ortadan kaldıracak olan Çözümü Uygulama Mekanizması’na ilişkin bilinen gayri resmî belgeyi Sayın Anastasiadis’in neden reddettiği sorusu bugüne kadar yanıtsız kalmaktadır. Garanti Anlaşması’nın yerini çözümün uygulanması için bir mekanizmasının alacağının Guterres Çerçevesi’nde açıkça belirtildiğini hatırlatırız. Ancak bu mekanizma önerildiğinde, o dönemde Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Kotzias ve dün de Hükümet Sözcüsü tarafından belirtildiği üzere Sayın Anastasiadis bunun görüşülmesini reddetti. Sayın Anastasiadis, Türkiye’nin garantörlüğünü gerçekten istemiyorsa, bunu ortadan kaldıracak mekanizmayı neden reddetti?
- BM Genel Sekreteri’nin Crans Montana hakkındaki raporu işgalci gücü aklıyor ve sorumluluğu iki topluma yüklüyor. Ancak Sayın Anastasiadis ozamandan bu yana geçen dört yıl boyunca buna hiç itiraz etmedi. Sayın Anastasiadis, diğer konularda BM Genel Sekreteri ile yoğun bir çatışma içindeyken, bu kadar önemli konuda Genel Sekreter’e tek kelime bile etmeye cesaret edemedi mi? Ya da 2017 Konferansı hakkında kendi versiyonunu dile getirmek için bir mektup göndermeye dahi cesaret edemedi mi? İster affedilemez –tehlikeli olma derecesinde- bir yetersizlik olsun, ister son akşam yemeğinde yaşananlar farklı şekilde olsun, Sayın Anastasiadis orada bulunanları yalanlayamıyor. Bu ikisinden hangisi olursa olsun, sonuçta kesin olan tek şey, Sayın Anastasiadis’in Kıbrısrum tarafını uluslararası alanda onarılamaz bir şekilde teşhir etmiş olduğudur.
Tüm bunlar Türkiye’nin talepleri karşısında bir direnişi değil, Türkiye’nin planlarının en iyi şekilde kolaylaştırılmasını teşkil etmektedir. Dört yıl sonra basına yapılan bölük pörçük sızdırmalar da ne Sayın Anastasiadis’i ne de DİSİ’yi tarihin ve halkın kendileri hakkında yapacağı değerlendirmeden kurtaramaz” dedi.