AKEL, Kıbrıs Sorunuyla İlgili Cumhurbaşkanı Anastasiadis’e Sunduğu Önerileri Kamuoyuyla Paylaştı
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Kıbrıs sorununun çözümü konusunda atılacak adımlar ve nelerin yapılması gerektiği hakkında Aralık ayında Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’e sunduğu önerileri AKEL Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.
Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in AKEL tarafından yapılan önerilere herhangi bir yanıt vermeksizin ve siyasal güçlerle hiçbir istişarede bulunmadan BM Genel Sekreteri’ne bir mektup göndermesi üzerine AKEL’in önerilerini kamuoyuyla paylaşmayı gerekli gördüğünü belirten Kiprianu “elbette önerilerimizi benimsemesi yönünde bir şartımız yoktu bunlar hakkında tepkisini ama en azından bize bildirmesini bekliyorduk” dedi. Cumhurbaşkanı’nın BM’ye hitap etmeden önce Ulusal Konseyi toplantıya çağırmasının beklendiğini ama bunu yapmadığını ve dolayısıyla bundan sonrasında olacakların tüm sorumluluğunu tamamen üstlendiğini belirten Kiprianu, Kıbrıs sorununda durumun çok kritik bir noktada olduğunu ve herkes tarih tarafından değerlendirileceği için AKEL’in görüşlerini Kıbrıs halkıyla paylaşmayı ve Cumhurbaşkanının aynı taktikleri izlemeye devam etmesi durumunda nelerin olacağı konusunda uyarılarda bulunmayı bir yurtseverlik görevi olarak gördüğünü dile getirdi. Yaşanan son gelişmelerle önümüzdeki seçeneklerin iki bölgeli iki toplumlu bir federasyonla taksim arasında olduğuna artık her mantıklı yurtseverin ikna olmuş olması gerektiğini ifade eden Kiprianu, dolayısıyla çözüm ve yeniden birleşme isteyen Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin buluşabileceği tek noktanın iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğunu belirtti.
AKEL Genel Sekreteri hedefin tüm Kıbrıs yurttaşlarının insan haklarını ve temel özgürlüklerini güvence altına alacak bir çözüm; BM kararları, Doruk Antlaşması, uluslararası hukuk ve AB’nin dayandığı ilkeler temelinde bir çözüm; Kıbrıs’ı askersizleştirecek ve yabancı güçlerin garantörlük veya ülkemizin içişlerine müdahale haklarına izin vermeyecek bir çözüm; BM metinlerinde belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın, tek uluslararası kimliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözüm; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacak birleşik bir devlete götürecek bir çözüm olduğunu vurguladı.
Bu çözüme ulaşmak için müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğini belirten Kiprianu, Crans Montana çöküşünün üzerinden 3 yıl geçtiğini ve doğan boşluktan yararlanan Türkiye tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde saldırganlığının arttırıldığını, Mağusa’nın kapalı kentinde oldubittiler yaratmaya çalışıldığını ve aynı zamanda Kıbrıs sorununun çözüm çerçevesinde değişiklik talep edilerek iki devletli çözüm yönünde kabul edilemez talebin öne sürüldüğünü söyledi.
Tüm bunlar hakkında AKEL’in üç yıldır sürekli uyarılarda bulunduğunu hatırlatan Andros Kiprianu, AKEL’in ne yazık ki sadece dinlenmemekle kalmadığını, Türkiye’nin propagandasını benimsemekle suçlandığını, ancak gelişmelerin AKEL’i bir kez daha trajik bir şekilde haklı çıkardığını ifade etti. Kiprianu, Türkiye’nin saldırganlığını tırmandırmak, yeni oldubittiler yaratmaya çalışmak ve iki devletli çözüm yönünde kabul edilemez talebini ileri sürmek için öne sürdüğü bahanelerinin Kıbrıslırumların Kıbrıslıtürklerle siyasal eşitliği kabul etmediği, görüşmelerin yeniden başlamasını istemediği ve Kıbrıs’ın MEB’indeki doğal zenginliği tek taraflı olarak değerlendirmeye çalıştığı şeklinde özetlenebileceğini belirten Kiprianu, bunlar ne kadar dayanaksız da olsa ne yazık ki uluslararası toplumun bir kesimini etkilediğine işaret etti.
Kıbrısrum tarafının inisiyatifleriyle tüm bunlara cevap vermesi ve Türkiye’nin yaptıklarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmesi gerektiğini ifade eden Kiprianu, bu inisiyatiflerin üzerinde anlaşmaya varılmış olan zeminde görüşmelerin yapılmasına ya da teşhir olmalarına zorlayıcı olması gerektiğinin altını çizdi.
Kiprianu, AKEL’in Sn. Anastasiadis’e sunduğu önerilerin birbirleriyle bağlantılı iki ayağının olduğunu, bunlardan ilkinin müzakerelerin yeniden başlaması için nelerin yapılması gerektiğiyle ilgili olduğunu ve ikincisinin de Kıbrıs sorununun çözümünü motive etmek için doğalgazın nasıl değerlendirilebileceğini izah ettiğini söyledi.
Andros Kiprianu AKEL’in önerilerinin iki ayağını şu şekilde dile getirdi:
A. Müzakerelerin yeniden başlaması için öneri:
- Üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm çerçevesine, Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtilen şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyona şartsız ve ön koşulsuz bağlı kalmak.
- 2014 Ortak Açıklaması, Crans Montana’da sunulan BM Genel Sekreteri’nin çerçevesi ve bugüne kadar varılan görüş birlikleri temelinde müzakereye devam etmeye hazır olunduğunun ifade edilmesi.
- Çapraz ve ağırlıklı oyla dönüşümlü başkanlık, Bakanlar Kurulu tarafından herhangi bir kararın alınması için Kıbrıslıtürklerin en az bir pozitif oyu dâhil olmak üzere siyasi eşitlikle ve özellikle etkin katılımla ilgili görüş birliklerinin ve olası sorunların çözümü için çıkmazların çözümü mekanizması hakkındaki görüş birliğinin geçerliliğinin yeniden teyit edilmesi.
- Kısa zamanda stratejik ortak anlayışa varma hedefiyle, BM Genel Sekreteri’nin çerçevesinde askıda olan konular hakkında uygun zamanda köprü kurucu önerileri sunmaya Kıbrısrum tarafının hazır olduğunu ifade etmesi.
B. Doğalgaz ve deniz bölgeleri için öneri:
- Federal bir yetki (dolayısıyla iki toplumun birlikte yöneteceği bir konu) olarak deniz bölgeleri, yine federal bir yetki olarak (tanımı gereği doğalgazı da içeren) doğal kaynaklar ve (hidrokarbonlardan gelirleri de içerecek) federal gelirlerin dağılımı hakkında BM’nin “2008-2012 görüş birlikleri” belgesinde kaydedilen görüş birliklerinin teyit edilmesi. Somut görüş birlikleri uluslararası hukuk temelinde deniz bölgelerine, hidrokarbonların yönetimine ve bunlardan elde edilecek gelirlerin dağılımına ilişkin meseleleri Kıbrıs sorununun çözümüyle toplu olarak düzenleyen bütünlüklü çerçeveyi oluşturmaktadır.
- Stratejik ortak anlayışa varılmasıyla Kıbrıslıtürklerin doğalgaz konularına katılımı konusunun görüşülebilmesi.
- Kıbrıs sorununun çözümüyle hâlihazırda mevcut olan ve herhangi bir ödemeye izin verilmeyen fonunun yerine geçecek bir Federal Hidrokarbon Fonu’nun oluşturulması.
- Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün ardından Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye arasında Uluslararası Deniz Hukuku temelinde MEB’in belirlenmesi hedefiyle müzakerelerin başlatılması.
- MEB’in belirlenmesine yönelik müzakerelerin gidişatından bağımsız olarak, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne yönelik anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye arasında (ister kendi kullanımı, ister başka yerlere ulaştırılması ile ilgili olsun) eğer ekonomik ve teknik açıdan uygun zemin varsa bir boru hattıyla doğalgazın Türkiye’ye gidişine yönelik karşılıklı fayda sağlayan bir anlaşma için ilgili görüşmelerin başlatılması.
- Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüyle Türkiye’nin bölgedeki daha geniş enerji planlarına katılımında Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin herhangi bir engel getirmemesi.
AKEL’in önerilerini bu şekilde sıralayan Andros Kiprianu, bu önerilere uyulursa, özlü müzakerelere yeniden başlanması ve üzerinde anlaşmaya varılmış olan çerçevede çözüme varılması için Türkiye’nin ve Sn. Tatar’ın işbirliği içerisinde olacaklarını kimsenin garanti edemeyeceğini, ancak bunun BM’yi ve genel olarak uluslararası toplumu Kıbrısrum tarafının samimi niyeti konusunda ikna etmenin etkili bir yolu olduğunu dile getirdi. Kiprianu, bu şekilde Türkiye’nin iki devletli çözüm veya bir konfederasyon çözümü yönündeki hareketlerin ve daha fazla taksimci hareketin önlenmesine yönelik çabanın da güçleneceğini kaydetti.
Andros Kiprianu, böyle bir öneriyi sunarak Kıbrısrum tarafının bir adım önde olabileceği, nihai taksimi önlemek ve yurdumuzu özgürleştirmek ve yeniden birleştirmek için mümkün olan her şeyi yapmaya hazır olduğunu Kıbrıs halkına ve uluslararası topluma kanıtlayabileceği görüşünü dile getirdi.
Sn. Anastasiadis’in başka bir öneriyle ilerlemeyi seçtiğini ve Cumhurbaşkanı olarak bunu yapma hakkı olduğunu anladıklarını söyleyen Kiprianu, ancak bu durumda bunda sonrasında yaşanacak gelişmelerden tamamen Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in sorumlu olacağını tekrarladı.
Sn. Anastasiadis üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm çerçevesine bağlılık ve tutarlılıkla çalışmayı seçerse AKEL’in tüm çabayı destekleyerek tarihi sorumluluğunu üstleneceğini vurgulayan Andros Kiprianu, Cumhurbaşkanı Anastasiadis kararsız görünmeye, çelişkiler ve yalpalamalarla hareket etmeye devam ederse tarihin onu taksimin lideri olarak yazacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Anastasiadis’e içinden geçilen dönemin kritikliğini ve sahip olduğu ağır tarihsel sorumlulukların bilincine varması çağrısında bulunan AKEL Genel Sekreteri Kiprianu “Kıbrıs’ın kurtulması için kendisini gerektiği gibi hareket etmeye çağırıyoruz. Artık başka zaman yok. Tarih onu izlemektedir ve onu değerlendirecektir” dedi.