AKEL: Kıbrıs Cumhuriyeti Yükümlülüklerini İhlal Ediyor
AKEL tarafından yapılan açıklamada hükümetin mülteci teknelerini uzaklaştırmak için yaptığı uygulamanın uluslararası hukuka ve toplu şekilde mültecilerin sınır dışı edilmesini açık bir şekilde yasaklayan BM Mülteci Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin dün hükümete bildirildiği kaydedildi.
AKEL, bu tür uygulamaların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden ve bir dizi Avrupa yasasından kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiği ve bunların etik ve demokratik düzen meseleleri olduğunun aşikâr olduğunu dile getirdi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ihtiyaç duyduğu son şeyin uluslararası kuruluşlar ve Avrupa kurumları tarafından uluslararası hukuku, deniz hukukunu, uluslararası ve Avrupa sözleşmelerini ihlal etmekle suçlanması olduğuna işaret eden AKEL, iltica yasasına göre her bireyin başvurusunun ayrı ayrı değerlendirilmesi ve kendi ülkesinde gördüğü zulüm hakkında zemini olan nedenler varsa kendisine sığınma hakkı verilmesi gerektiğini vurguladı.
AKEL hükümete “eğer tekneler denizde durdurulup uzaklaştırılıyorsa, o zaman Kıbrıs Cumhuriyeti kurtarma yükümlülüğünün yanı sıra başvuruları incelemesine ve ihtiyaç sahiplerine sığınma hakkı vermesine yönelik hukuki ve etik yükümlülüğünü nasıl yerine getirecek?” sorusunu yöneltti.
“Eğer hükümet uluslararası hukuk ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini uygulamamaya karar verdiyse, böylesi bir şeyin hukuki ve siyasi sonuçlarının farkında olarak bunu açıkça söylemelidir” diye kaydettiği açıklamasında AKEL, iltica, insan hakları ve tehlikede bulunanlarla dayanışmayla ilgili devleti bağlayan uluslararası hukuka, sözleşmelere ve Avrupa yükümlülüklerine dayanan çağdaş ve etkin bir iltica sistemine Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Yabancıların sömürülmesini ve modern köle ticaretini sürdürmek için iltica sistemini istismar eden çevrelerle hükümetin nihayet çatışmaya girmesinin zamanının gelip geçtiğine işaret eden AKEL, Dublin Tüzüğü mültecinin ilk vardığı ülkeyi başvurusunu değerlendirmekle yükümlü kıldığı için mültecileri güney Akdeniz’deki üye devletlerde hapseden politikasıyla AB’nin ve hâkim çevrelerinin ikiyüzlülüğünün bir kez daha gözler önüne serildiğini belirtti.
AKEL, Kıbrıs’ta ve Avrupa Parlamentosu’nda Dublin Tüzüğü’nün lağvedilmesini ve tüm AB üyesi devletlerde nüfus ve imkânlara bağlı olarak bir mülteci kabul sisteminin uygulanmasını talep etmektedir.