Kiprianu: Kıbrıs Trajedisini Umutlu Bir Son Sözle Sonlandırmak Kahramanlarımıza ve Kıbrıs’ımıza Olan Borcumuzdur
Darbenin ve istilanın 46. yıldönümü vesilesiyle 17 Temmuz 2020 Cuma akşamı Dali’deki Adonis Stadyumu’nda AKEL’in gerçekleştirdiği mitingde konuşan AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, 1974’te Kıbrıs’a karşı işlenen çifte cinayeti, darbe ve istilayı kınamak, demokrasi ve yurt için canlarını feda eden kahramanları anmak için her yıl olduğu gibi bu yıl da bir araya gelerek halkın unutmadığını; bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi haykırdığını dile getirdi.
15 Temmuz’da demokrasiye karşı, kendi yurtlarına karşı harekete geçen darbecileri hükümetin, bakanların, milletvekillerin çelenklerle onurlandırıp, aynı zamanda ihanete uğramış ve silahsız bir şekilde darbeye karşı direnişte canlarını feda edenleri anıyor görünmenin ikiyüzlülük ve utanç verici olduğunu ifade eden Kiprianu “hainler olmaksızın ihanetin, caniler olmaksızın cinayetin olmadığını hatırlatmak için buradayız” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, Kaymaklı’da, Limasol’un Yedikatlı bölgesinde, Ayyanni’de, Mağusa ve Larnaka polis istasyonlarında faşizme geçit vermemek için kahramanca direnen her yiğit insanı, acılar içerisindeki anaları, göçmen çadırlarını, kayıpların siyah beyaz fotoğraflarını, hala daha yakınlarının kalıntılarını gömenlerin gözyaşlarını, Beşparmak’taki bayrağı, yurdumuzun gerçeklerini hatırlatmak için her yıl bir araya geldiklerini ve gelmeye devam edeceklerini söyleyen Kiprianu, Cunta ve EOKA-B’nin darbesinin önceden planlanmış bir ihanet olduğunu, emperyalizmin ve milliyetçiliğin planlarının önünde en büyük engelin o gün de Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak vatanı, bağımsız, egemen bir Kıbrıs’ı savunan AKEL olduğunun altını çizdi.
ABD ve NATO’nun Kıbrıs’ı boyunduruğu altına alma hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğini ve ne yazık ki zorluklarla karşılaşmaksızın iki toplum arasındaki zıtlaşmaları körüklediklerini belirten Kiprianu, Kıbrıs’ın bağımsızlığını Kıbrıslırum toplumunda milliyetçilik ve şovenizmin ENOSİS için, Kıbrıslıtürk toplumunda milliyetçilik ve şovenizmin TAKSİM için bir eşik olarak gördüğünü söyledi. Andros Kiprianu, Makarios’a karşı artarda darbe ve suikast planlarının yapıldığı bir dönemde AKEL Genel Sekreteri Ezekias Papayioannu’nun 13. Kongre kürsüsünden Kıbrıs’a karşı canice planların terk edilmediği, bilakis son detayına kadar hazırlandığı uyarısında bulunarak, Atina cuntasının kontrolündeki Ulusal Muhafız gücüne ve EOKA-B’ye karşı halk milisi oluşturulmasını önerdiğini hatırlattı. AKEL’in somut isimlerle halk milisinde yer alacakların listesini ve Makarios’a desteğini içeren önerisinin reddedilmediğini ama yaşama da geçirilmediğini söyleyen Kiprianu, yaşanan olaylarda herkesin aynı rolü oynamadığını ifade ederek “bir tarafta AKEL ve Kıbrıs halkının ezici çoğunluğu Makarios’un bağlantısızlar politikası etrafında toplanmıştı, diğer tarafta ise bir avuç EOKA-B’ci faşist. Bir tarafta demokrasi ve özgürlük için canlarını vermeye hazır binlerce onurlu yurtsever. Diğer tarafta istila olur olmaz savaşmamak için dağlarda ya da hastanelerde saklanmaya koşan bir avuç satılmış. Çatışmalar bitince burunlarını saklandıkları yerden çıkardılar. Bugün artık çok cüretkâr bir biçimde ve rahatça iktidar koltuklarında, sağın ve aşırı sağın partilerinin çatıları altında yer alıp hala daha yaptıklarından pişmanlık duymaksızın bize tarih dersi de vermeye kalkışıyorlar” dedi. Darbeden beş gün sonra Türkiye’nin uluslararası hukuku çiğneyerek gerçekleştirdiği istilayla Kıbrıs ve Kıbrıs halkı aleyhine işlediği suçu Kıbrıs topraklarının yüzde 37’sinin işgaliyle bugüne kadar sürdürdüğünü belirten Kiprianu, dikenli tellerin bunca acıları çeken adamızın bedenini derinden yaraladığını söyledi.
“Bu felakete son vermek ve Kıbrıs trajedisini umutlu bir son sözle sonlandırmak kahramanlarımıza ve Kıbrıs’ımıza olan borcumuzdur” diye konuşan Kiprianu, Kıbrıs sorununun çözümünde büyük engeli Türkiye’nin uzlaşmazlığının teşkil ettiğini ancak Sn. Anastasiadis’in 7 yıldır izlediği tuhaf politikanın da Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasını zorlaştırmak yerine kolaylaştırdığını kaydetti. Tahrikkarlığı ve saldırganlığı artan bir Türkiye’nin tüm bölge için giderek daha tehlikeli bir hale geldiğine işaret eden AKEL Genel Sekreteri, bugün her zamankinden daha kışkırtıcı davranan Türkiye’yi AB’deki ortaklarımızın sırtını sıvazladığını ve durum karşısında hükümettekilerin kaygılanmak yerine medyayı da kullanarak halkı her şeyin yolunda gittiğine ikna etmeye çabaladıklarını ifade etti.
AKEL Genel Sekreteri “Hedefimiz ve önceliğimiz Kıbrıs sorununun çözümü olmalıdır. Bütün hareketlerimiz bizi bundan uzaklaştırmaya değil, buna daha fazla yakınlaştırmaya yönelik olmalıdır. Uluslararası toplumla ve Kıbrıslıtürk toplumuyla üzerinde anlaştığımız çözüme, BM kararları temelinde iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüne. Yurdumuzu dikenli tellerden, barikatlardan ve yabancı ordulardan kurtaracak çözüme. Garantiler ve müdahale hakları olmaksızın tek egemenliğin, vatandaşlığın ve uluslararası kimliğin olacağı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacak birleşik bir devlette halkımızın birlikte yaşamasının yolunu açacak çözüme. BM kararlarında öngörüldüğü şekilde siyasi eşitliğin olacağı çözüme bizi yakınlaştırmalıdır. Çözüm hedefine ulaşmamız için aşmamız gereken büyük güçlükler olduğu bir gerçektir. Ancak başka yol yok. Kimsenin ellerini kaldırıp, teslim olma ve Kıbrıs’ı taksim edilmeye bırakma hakkı yok. Kimsenin buna hakkı yok ve biz kimsenin küçük politik hesaplar uğruna genç nesilleri kurban etmesine izin vermeyeceğiz. Gün yalpalamaları ve büyük lafları bir kenara bırakıp, kurtuluş ve yeniden birleşme stratejik hedefine odaklanmaları günüdür” diye konuştu.
Kiprianu, Kıbrıslıtürk toplumunda seçimler yapılana kadar müzakerelerin yeniden başlamayacağını, ancak önümüzdeki tüm bu süre boyunca Sn. Anastasiadis’in Kıbrıs sorununa adil, işler ve kalıcı bir çözüm bulunması için özlü müzakereler başlar başlamaz üstleneceği inisiyatiflerin hazırlığını yapmasının ve Kıbrıslıları bölen değil birleştiren, çözümün sağlayacağı yararların taksimin yol açacağı zararlardan çok daha fazla olduğuna ikna eden, çözüm-barış ve yeniden birleşme iradesini güçlendiren bir söylemi Kıbrıs içinde ve dışında geliştirmesinin şart olduğunu vurguladı.