Home  |  Konuşmalar   |  Kıbrıs sorunu hakkında Brüksel’de gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

Kıbrıs sorunu hakkında Brüksel’de gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

 

AKEL Merkez Komitesi adına bugünkü etkinliği selamlıyorum. Bugün burada bizimle birlikte olan Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızı özellikle selamlıyorum. Avrupa Parlamentosu’nu bu kadar çok sayıda Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürkün birlikte ziyareti ortak vatanımızı yeniden birleştirmek için mücadelemizin ortak olduğu ve iki toplumun da ortak davası olduğu mesajını göndermektedir. Bu davayı Kıbrıs içinde ve dışında kararlı bir biçimde öne çıkarmaya ve savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelelerinde partimiz ve Cumhuriyetçi Türk Partisi birlikte yıllardır öncü oldular.
Kıbrıs sorununun bütün yanları hakkında aynı görüşleri paylaşmadığımızı konuşmamın daha başında ifade ediyorum. Aramızda hemfikir olmadığımız, anlaşamadığımız hususlar var. Ancak buna rağmen, bu anlaşmazlıklarımız arasında köprü kurabilmek çabasıyla bunları tartışıyoruz. Bunları tartışıyoruz, çünkü Kıbrıs sorununun çözümü ve yeniden birleşme olmaksızın, Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler için her şeyin zor olacağını biliyoruz. Birbirimizin temel endişelerini anlamaya ve bunlara yanıtlar bulmaya çalışıyoruz.
AKEL, çözüm sağlanana kadar bu çabayı sürdürecektir. Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak, ortak vatanımızda ortak geleceğimizi inşa ederek, tekrar barış içinde yaşayacağımız güne kadar bu çabayı sürdüreceğiz.
Kıbrıs sorunu yurdumuzun bedeninde açık bir yaradır. Kıbrıslırumlara ve Kıbrıslıtürklere çok acı veren bir yaradır. 1974’ün kara Temmuzu hepimizin yaşamına damgasını vurdu. Kıbrıs’ta iki toplumdan da insanlarımız yaşamlarını kaybettiler, kayıp oldular, göçmen oldular. Kıbrıs yerleşimcilerle doldu. Kıbrıslılar sonu gelmeyen bir biçimde insan haklarının çiğnenmesine mahkûm oldu.
AKEL’e göre, Kıbrıs sorunu, Kıbrıslırumları ve Kıbrıslıtürkleri göç etmek zorunda bırakan istila, işgal ve yabancı müdahaleler sorunudur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin Türkiye tarafından ihlali sorunudur. Etnik temizlik, yasa dışı bir biçimde nüfus taşınması ve yerleştirilmesi, Kıbrıslıların tümünün insan haklarının çiğnenmesi sorunudur. Bu, Kıbrıs sorununun uluslararası yanıdır. Sorunun iç yanı, BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon içerisinde iki toplumun ilişkilerinin normalleştirilmesiyle ilgilidir.
Kıbrıs sorunu, bu biçimiyle, kırk bir yıldır var olmaya devam etmektedir. Bu sorunun oluşmasında ve devam etmesinde ana sorumluluk Türkiye’dedir. Ayrıca uluslararası toplumun bir kesiminin de ağır sorumluluğu vardır. Amerikancı NATO’cu emperyalizm kendi planlarını yaşama geçirmek için yaptığı müdahaleler ve komplolarla Kıbrıs’ta hain darbeye ve Türkiye’nin istilasına yol açtı. Darbe ile Türkiye’ye adayı istila etmek için yıllardır aradığı bahaneyi veren Yunanistan’daki askeri cuntanın ve yerli EOKA-B’nin ağır sorumlulukları vardır.
1974 olaylarına ilişkin olarak, uluslararası toplum net bir tutum ortaya koydu. BM kararlarıyla Kıbrıs sorununun çözüm çerçevesini belirledi. Aynı zamanda BM sorunun iç yanının çözümünün aracı olarak, herkesin hemfikir olmasıyla, Kıbrısrum ve Kıbrıstürk toplumları arasındaki görüşmeler sürecini de belirledi. Hatta bu süreci kendi gözetimi altına aldı. O zamandan beri Birleşmiş Milletler çerçevesinde Kıbrıs sorununun barışçıl çözümü için çabalar ortaya koyuluyor. BM kararlarında ve iki toplumun liderleri arasındaki Doruk Anlaşmalarında belirtildiği şekilde iki toplumun siyasi eşitliğinin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü için; tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık güvence altına alınarak, Kıbrıs devletini yeniden birleştirecek çözüm için o zamandan beri çabalar ortaya koyuluyor. Statükonun devam etmesine ve Kıbrıs’ın taksimine karşı tek seçenek budur. Bu, Birleşmiş Milletler çerçevesinde bulunacak ve ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek olan çözümdür.
2004 yılında Kıbrıs halkının onayına sunulan çözüm önerisi Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik çabalarda önemli bir istasyonu teşkil etti. Bu öneri Kıbrısrum toplumu tarafından, endişelerine yanıt vermeyen, adaletsiz ve dengesiz bir öneri olarak görüldüğü için reddedildi. O zamandan itibaren sorunun çözümü için çok çaba ortaya koyuldu, ama sonuca ulaşılamadı. En özlü çaba 2008’den 2010’a kadar Sayın Hristofyas ve Sayın Talat tarafından ortaya koyuldu.
Sayın Akıncı’nın Kıbrıstürk toplumu liderliğine gelmesi ve Cumhuriyetçi Türk Partisi ile Kıbrıstürk toplumunun başka güçleri tarafından da desteklenmesi bu kez arzu edilen sonuca ulaşmamızın mümkün olduğu yönünde Kıbrısrum toplumunda iyimserliğe yol açtı. İki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü hakkında Sayın Akıncı’nın yıllardır dile getirdiği görüşler bilinmektedir.
O zamandan bugüne kadar iki lider, çoğu doğru, birleştirici ve işler önerilerden oluşan Hristofyas-Talat görüş birliklerini temel alarak, çeşitli meselelerde sonuca ulaşmayı başardılar ve AKEL olarak bunu memnuniyetle selamlıyoruz. Bununla birlikte bazı zor meseleler askıda olmaya devam etmektedir. Bunların görüşülmesini ve çözüme kavuşturulmasını ümit ediyoruz.
Bu noktada, Hristofyas ve Talat arasında, önemli meselelerde hangi görüş birliklerine varıldığına değinmemizin gerekli olduğu düşüncesindeyim. Ne yazık ki, geçmişte iki toplumda da bu görüş birliklerine yapılan saldırılar bu görüş birlikleri hakkında serinkanlı bir diyaloğun ve doğru değerlendirmelerin yapılmasına olanak vermedi. Örneğin çapraz ve ağırlıklı oyla Dönüşümlü Başkanlık, etnik ayrımın ortadan kaldırılması ve anlaşmazlıkların etnik değil, siyasi düzeyde olması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün çağdaş devletler gibi işlemesi yönünde yıllardır dile getirdiğimiz vizyonumuzun pratikte uygulanmasını sağlayacak bir öneridir.
Diğer bir örnek, temel özgürlükler hakkında varılan görüş birliğidir. Bütün Kıbrıslıların, hiçbir sınırlama olmaksızın, adanın her yerinde ikamet etme, çalışma, ticaret yapma, mesleklerini icra etme, işletme kurma ve işletme ya da ekonomik faaliyette bulunma hakkına sahip olacağı konusunda anlaşmaya varıldı. Mülkiyet konusunda, mülklerin yasal sahiplerine ait olduğu, bilinen üç temel seçeneğin (iade, tazminat, takas) olacağı, iade için bazı kriterlerin olacağı, ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar hakkında karar verecek ve Kıbrıslırumlarla Kıbrıslıtürklerin eşit sayıda katılımıyla oluşacak bağımsız bir mülkiyet komisyonunun olacağı kabul edildi. Tüm bunlar, Kıbrıs sorununun iç yanıyla ilgili meselelerdir. Sorunun uluslararası yanıyla ilgili meseleler bir uluslararası konferansta ele alınacaktır.
Bizim beklentimiz, sorunun dış yanının görüşülmesine başlanması için, iki liderin mümkün olan en kısa sürede sorunun iç yanı hakkında sonuca varmaları ve böylece çözüm yönünde önemli bir adımın atılmasıdır.
Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulmamasından endişe duyulmaması yönünde iki toplumdan da çeşitli sesler yıllar geçtikçe daha bariz bir biçimde duyulmaktadır. Bu, kırk yılı aşkın bir süre önce aleyhimize işlenen suçun meşrulaştırılmasına kapı açacak çok tehlikeli bir tezdir. Kıbrıs’ın düşmanları yurdumuzun taksim edilmesini istiyorlardı. Bugün aynı şeyi destekleyenler kendilerini bizden daha yurtsever göstermeye çalışmaktadırlar. Mevcut durum yurdumuzun temellerine yerleştirilmiş kısa fitilli bir bombadır. Türkiye, gücü 40 bin askeri aşan bir işgal ordusunu Kıbrıs’ta tutmaktadır. Askeri varlığı Kıbrıstürk toplumu üzerinde denetimini uygulama olanağını kendisine sunmaktadır. Adaya yığınsal ve kontrol dışı bir biçimde nüfus taşınması ve yerleştirilmesi doğduğumuz topraklarda hepimizin kimliğini ve hayatta kalabilmesini tehdit etmektedir. Bu sorun nasıl çözülebilir? Bunun için tek yol, taksimci statükoya son verilmesi ve Kıbrıs sorununun çözümüdür. Kalıcı ve istikrarlı barışa götürecek ve iki toplum tarafından da kabul edilecek bir çözümdür. Üzerinde anlaşmaya varılmış olan temelde adayı yeniden birleştirecek, herkese ilerleme ve kalkınma olanaklarını yaratacak bir çözümdür. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin mücadelesinin ortak hedefi budur ve ortak hedefimiz bu olmaya devam etmelidir.
Ne Kıbrıs’ta, ne de bölgemizde vaziyetin hiç de kolay olmadığı kesindir. Ülkemiz rekabetlerin odağında bulunmaktadır ve hiç kimse bizi hiçbir şeyin etkilemeyeceğini sanarak kendi kendisini kandırmamalıdır. Bu nedenle de tedbiri elden bırakmamalıyız. Rehavete kapılmamalıyız. Gün be gün statükoyu kabul eder bir hale gelmemeliyiz. Bunun için Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi yönünde mücadele eden güçler olarak, öncelikle biz sesimizi birleştirmeliyiz.
Kıbrıs sorununun çözümü yönünde ortaya koyulan çabalara saldırmak için bazı çevrelerin bahane buldukları ya da icat ettikleri görülmektedir. Bu nedenle tekrar belirtiyorum: Durum kolay değil, hiçbir zaman kolay değildi. Ancak şimdi her şeyin adıyla söylenmesinin saatidir. Ya ülkeyi ve halkı yeniden birleştiren onurlu bir uzlaşmayla Kıbrıs sorunu çözülecek ya da taksim kâbusuna kapı açılacak. Ya Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak ülkemizin gerçek efendisi olmak için verdiğimiz ortak mücadeleler haklı sonucuna ulaşacak ya da yurdumuzun yarısını bağışlayacağız ve diğer yarısını da yabancı çıkarların ipoteği altına sokacağız.
Partimizin tezlerini ve Dimitris Hristofyas ile Mehmet Ali Talat tarafından varılan görüş birliklerini yararsız hale getirmek isteyenler son yıllarda AKEL’e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdılar. Bu saldırılar karşısında direnmeyi başardık. Tezlerimizden geri adım atmadan, siyasi bedellerin üstesinden gelmeyi başardık. Kimilerinin iddia ettikleri gibi “siyasal takıntılarımız” ya da inat nedeniyle değil; tezlerimizin ve önerilerimizin merkezinde yıllardır savunduğumuz gerçekler olduğu için bunu başardık. On yıllardır nice mücadeleler ve fedakârlıklarla hizmet ettiğimiz Kıbrıs halkı bunu biliyor. Kıbrıs Kıbrıslılara aittir. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin barış içinde birlikte yaşamaları vizyonuna hizmet ediyoruz, buna inanıyoruz ve bunu talep ediyoruz.
Yıllardır Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin siyasi eşitliğini ve bunun tarihi derinliğini tanıyoruz. Tezlerimiz ve önerilerimiz aracılığıyla bunu elle tutulur bir biçimde öne çıkardık. Çünkü Kıbrıstürk toplumunun siyasi eşitlik gereksinimini tamamen anlıyoruz. Bu gereksinim Kıbrıs tarihinden kaynaklanmaktadır. Aynı esnada Kıbrıs’ta Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin geleceğini gerçekten tehdit eden her şey üzerine dikkatimizi yoğunlaştırıyoruz. Kıbrıstürk toplumu aleyhine Ankara’nın izlediği entegrasyon ve asimilasyon politikalarına dikkatimizi yoğunlaştırıyoruz. Tam da bu nedenden dolayı, Kıbrıslıtürk ilerici güçlerin Kıbrıstürk toplumunun varlığını, kimliğini ve fizyonomisini korumak için ortaya koydukları büyük çabaları sürekli olarak vurgulamayı ihmal etmiyoruz.
AKEL olarak, Kıbrıslıtürk ilerici hareketi doğal müttefikimiz olarak görüyoruz. Kıbrıslıtürklerin endişesi bizim de endişemizdir. Tüm Kıbrıs için yükselen bir sesiz. Kıbrıs’ın davasını ve geleceğini dar bir çerçevede sadece kendi toplumumuzun davası olarak görmüyoruz. Kıbrıstürk toplumu ve Kıbrısrum toplumu bir federasyon çerçevesinde birlikte yaşamayı başardıklarında, ortak sosyal ve siyasal eylemin, ortak yaşamın temellerini tekrar birlikte atmaya başladıklarında, varlıklarını tehdit eden her şeyi ortadan kaldıracakları görüşünde bu nedenle ısrar ediyoruz ve ısrar etmeye devam edeceğiz. Biz daima federasyonu, Kıbrıslırumların iktidarda olmasını sağlayacak bir basamak olarak görmedik, görmüyoruz; bilakis iki toplumun birlikte yaşamasının ve işbirliğinin güvence altında olacağı birleşik ve bağımsız vatanda, tek egemenlikli, tek vatandaşlıklı, tek uluslararası kimlikli yeniden birleşmiş bir devlet çerçevesinde eşit ortakların, aynı yurdu paylaşan insanların, yurttaşların yaratıcı işbirliğinin zemini olarak gördük ve böyle görmeye devam ediyoruz. Bu elbette ki, iki toplumun Yunanistan ve Türkiye ile tarihsel ilişkilerinin silinmesi demek değildir. Ancak halkımızın, bütün Kıbrıslıların, başında vasiler olmaksızın, başarılı olabilecekleri demektir. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin özgürlüğe kavuşmaları ve ortak gelecekleri için birlikte çalışabilecekleri demektir.

PREV

Kıbrıs’ın bağımsızlığının yıldönümü vesilesiyle İngiltere’deki Kıbrıslılar Birliği tarafından gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Örgütlenme Sekreteri Hristos Aleku tarafından yapılan konuşma

NEXT

Bütün gücümüzle Kıbrıs sorununun çözümü için çalışıyoruz