TDP 3. Kongresinde AKEL Merkez Komitesi Polit Büro üyesi Fanis Hristodulu tarafından yapılan konuşma
Toplumcu Demokrasi Partisi Başkanı Sayın Dr. Mehmet Çakıcı,
Partinin sevgili üyeleri ve dostları,
Sevgili yurttaşlar,
Öncelikle partinizin 3. kongresine AKEL Merkez Komitesi’nin en içten başarı dileklerini getiriyorum ve bizi kongrenize davetiniz için teşekkürlerimizi size sunmak istiyorum.
AKEL 1926 yılında kurulduğu ilk günden itibaren Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, Kıbrıslıların tümüne hitap eden Kıbrıs’ın ilk sosyopolitik kurumu oldu. Tüm evlatlarına ait olacak bir Kıbrıs için, bağımsızlık ve sosyal ilerleme için onları ortak bir mücadeleye çağırdı. Yıllar boyunca etnik köken, dil, din ayrımı yapmaksızın Kıbrıs işçi sınıfının çıkarlarını korumak için mücadeleler verdi.
60’lı yıllarda her iki toplumdan da şoven unsurların faaliyetlerinin yol açtıkları trajik olayların ve 1974’te Yunanistan Cuntası’nın darbesi ve Türkiye’nin istilasıyla adamızın zorla bölünmesinin ardından da Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için mücadele ettik. Herhangi bir yabancı unsuru değil, Kıbrıslıları vatanlarının gerçek efendisi kılacak bir çözüm bulunması için mücadele ettik. Adamızı gerçekten yeniden birleştirecek ve iki toplumun çıkarlarına hizmet edecek olan çözümün temelinin tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olacak olan iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü olduğuna daima inandık.
Sevgili yurttaşlarım,
AKEL olarak, adamızın yeniden birleşmesi için mücadeleyi her zaman sürdürdük. Kıbrıs sorununda şu anda var olan durumun sorunun kısa sürede çözülebileceğine dair iyimser olmamıza olanak vermediğini anlayacak derecede gerçekçiyiz. 2008 yılından sonra, özellikle de Mehmet Ali Talat’ın Kıbrıstürk toplumu liderliğinde bulunduğunda iki toplumlu müzakereler masasında gerçekleştirilen yapıcı çalışmaya rağmen, bugünkü Kıbrıslıtürk lider Derviş Eroğlu’nun masaya koyduğu tezler her iki toplum tarafından da kabul edilebilecek çözüme ulaşma yönünde iyimser olmamıza olanak bırakmıyor.
Elbette ki her zamanki Kıbrıslıtürk liderin Türkiye’ye bağımlılığı konusunda kendi kendimizi kandırmıyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’taki rolünün olumlu olmadığı görüşünde ve Kıbrıs sorununun bütünsel çözümüne ve Kıbrıstürk toplumunun çıkarlarına yönelik olarak olumlu tavır içinde olmadığı düşüncesindeyiz.
İki toplum tarafından da masaya sunulan öneriler ve tezler Kıbrıs’ı ve Kıbrıs halkını yeniden birleştirecek ve iki toplumunda endişelerine ve hassasiyetlerine, Birleşmiş Milletler’in ilgili kararlarına gerçekten saygı gösteren öneriler ve tezler olduğu takdirde, iki liderin New-York’ta Greentree’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’yle son görüşmelerinden de sonra Kıbrıs sorunundaki gelişmeler sorunun çözümü yönünde daha olumlu bir gidişatın belirtisi olabilir.
AKEL olarak, Kıbrıs sorunu için uluslararası bir konferansta sorunun uluslararası yanlarının ele alınabileceği görüşündeyiz, ancak Kıbrıs sorununun iç yanlarının iki toplum arasında önceden çözüme ulaştırılmaması durumunda bunun yapıcı olmayacağı düşüncesindeyiz. Tekrarlıyorum, Sayın Eroğlu tarafından son iki yıldır ileri sürülen tezler iyimser olmamıza olanak bırakmıyor, çünkü bu tezler ne daha önce ifade ettiğim yöndedir, ne de Hristofyas ve Talat arasındaki görüşmelerde kaydedilen yakınlaşmalara ve üzerinde anlaşmaya varılanlara saygı göstermektedir.
Bu politikaya freni iki toplumdan ilerici güçlerin ortak mücadelesinin koyabileceği inancındayız. Bu doğrultuda AKEL ile Toplumcu Demokrasi Partisi’nin iyi olan ilişkilerinin gelecekte daha da gelişmesini ve adamızın yeniden birleşmesi için ülkenin tüm ilerici güçlerinin mücadelelerinde yollarını aydınlatan bir fener olmasını diliyoruz. Bu mücadele gerçekten yeşil hattın her iki tarafındaki milliyetçi ve şoven güçlerin emellerine ve Kıbrıs halkının çıkarlarına ters olan yabancı dayatmalara karşı bir engeli teşkil edebilir.
Sözlerime son verirken, başarılı ve üretken bir kongre gerçekleştirmenizi bir kez daha yürekten diliyorum.
Yaşasın Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelesi!
Yaşasın yeniden birleşmiş Kıbrıs!
