Dünya İnsan Hakları Günü
Bu yıl Dünya İnsan Hakları Günü’nün yıl dönümü övgü dolu açıklamaların yapılacağı bir gün değil. İnsanlığın üstesinden gelmesi gereken zorlukların büyüklüğünü anlamak için 2024’ün ardında bıraktığı yıkıcı sonuçlardan bazılarını saymak yeterli. Nazizm’in ve faşizmin yükselişiyle yaşanan vahşetlerin ve benzerlerinin bir daha yaşamaması hedefiyle ilan edilen temel insan haklarının yıllardır evrensel düzeyde tanınması günümüzde ne yazık ki tartışılır durumdadır. İnsan haklarına yönelik baskılara karşı eklektik tepki gösterilmesi, devletler ve hükümetler tarafından işlenen çok sayıdaki savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suçlar karşısında gösterilen tolerans, adalet yerine alışveriş diplomasinin ağır basması uluslararası toplumu tekrar çok karanlık yollara sürüklüyor.
Sadece uluslararası ilişkilerin ve uluslararası hukukun sınırlarını değil ama aynı zamanda insan hayatının değerinin ve içeriğinin de sınandığı bu korkunç gerçeklik karşısında küresel barış, istikrar ve refah için aynı derecede önemli olan bir haklar birliği olarak insan haklarına saygının yeniden tesis edilmesi şarttır. Herkes için siyasi özgürlüklerin ve sosyal, ekonomik, kültürel hakların eşitliğine pratikte gerçekten saygı gösterilmesinden başlanıp, bu hakların elle tutulur bir şekilde korunması yönünde ilerlenmelidir. Sürdürülebilir kalkınma perspektifini daraltan ve dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun gerekli ürünlere, ücretsiz eğitime ve kaliteli sağlık hizmetlerine erişim olanaklarını kısıtlayan silahlı çatışmaların, uluslararası ilişkilerin militarizasyonunun, ekolojik yıkımın, devletin insan haklarını kısıtlamasının, devletlerin ve şirketlerin rekabetinin sona erdirilmesi yönünde ilerlenmelidir. Ekonomik eşitsizliklere, her türlü ayrımcılık ve şiddete karşı mücadelede olumlu atarak ilerlenmelidir.
Yerel toplumlarda ve uluslararası toplumda ilerlemenin, kalkınmanın ve refahın insan haklarının güçlendirilmesinden ve Evrensel Bildirge’nin tam olarak uygulanmasından geçtiğinin bilincinde olarak, AKEL dayanışmayı, toplumsal eşitliği, adaleti, bireysel ve kolektif hakları güçlendiren girişimlerde bulunmaya devam edecektir. Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ve Kıbrıs halkının tümünün insan haklarının yeniden tesisi edicin taleplerimizde bir koruma kalkanı olması gereken uluslararası hukukun temel ilkelerini reddeden politikalara tutarlı ve sorumlu bir şekilde karşı çıkmaya devam edecektir.