Home  |  Açıklamalar   |  “Kıbrıs – Filistin: Dayanışma” etkinliğinde AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun yaptığı konuşma

“Kıbrıs – Filistin: Dayanışma” etkinliğinde AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun yaptığı konuşma

 

İnsanlık aylardır Filistin topraklarında yaşanan cehennemin görüntüleriyle her gün şoka uğruyor.

 

Birkaç ay önce annesinin cesedini saçından tanıyan ve “Yeterince insan öldürülmedi mi?” diye bağıran 7 yaşındaki kız çocuğun görüntüsü gözlerimizin önünden gitmiyor.

 

Bu çocuğun feryadı, ebeveynlerinin öldürülmelerinin ardından binlerce çocuğun feryadı, çocuklarının cenazelerinde binlerce anne-babanın feryadı, bizi “YETER!” diye bağırmak için bugün burada bir araya getirdi.

 

Aşırı sağcı İsrail hükümetinin uluslararası hukuku ihlal ederek bölgedeki şiddet döngüsünü öngörülemeyen sonuçlarla derinleştiren saldırgan politikasına ve kan dökülmesine son verilmesini talep etmek için bugün buradayız.

 

Bu dayanışma eylemi, son günlerde Lübnan’da gerçekleştirilen ve ardında yüzlerce ölü ve yaralı bırakan kitlesel saldırıların gölgesinde gerçekleşiyor. Bu saldırılar sadece Filistin’in ve Filistin halkının tehlike altında olmadığını bir kez daha hatırlattı. İsrail’in saldırgan politikası öngörülemeyen sonuçlarla çatışmanın genelleşmesi korkusuyla tüm bölgeyi tehdit ediyor.

 

Yeryüzünün güçlülerinin desteğiyle, hoşgörüsüyle ve suç ortaklığıyla neredeyse bir yıldır Filistin’in kahraman halkına karşı büyük bir suç işleniyor. Hamas’ın geçen yılın Ekim ayındaki mahkûm edilesi kanlı saldırısı aşırı sağcı Netanyahu’nun hükümetinin uluslararası hukukun ve insani hukukun her türlü ilkesini hiçe sayarak, benzeri görülmemiş bir yoğunluk ve vahşetle Filistinlilere karşı soykırıma başlamasına vesile oldu. Binlerce insan hayatını kaybetti, binlerce sivil bu saldırıların kurbanı oldu, binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. On binden fazlası çocuk olan kırk binden fazla insan öldürüldü.

 

Uluslararası toplumun bu vahşete göz yummaya devam etmesi mümkün değildir. İsrail’in suç faaliyetlerini destekleyen ülkelerin tutumu suç ortaklığıdır.

 

İsrail’in işlediği suçlar karşısında Avrupa Birliği genelde Filistinlilere sempatisini dile getirmek sınırlı kalırken, İsrail’e ayrıcalıklı muamelede bulunmaya devam ediyor. AB başka yerlerdeki çatışma durumlarında ne kadar duyarlı davrandıysa, Filistin halkının katledilmesine karşısında bir o kadar üç maymunu oynuyor. Güya barış ve insan hakları adına büyük operasyonlar yürüten Avrupa Birliği ve ABD, Uluslararası Mahkeme tarafından İsrail’in suçlarına ve hukuka aykırılıklarına dikkat çekildiğinde bile harekete geçmediler.

 

Geçtiğimiz Çarşamba günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İsrail’e işgal birliklerini Filistin topraklarından geri çekmesi çağrısında bulunan son derece önemli bir kararı kabul etti. AKEL bu kararın onaylanmasını selamlamakta ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu kararı desteklemesinden duyduğu memnuniyeti ifade etmektedir.

 

Alınan karar elbette çok önemli, ancak BM’ye üye devletlerin bir adım daha ileri gitmeleri gerekiyor. İsrail’in Filistin’i işgali ve sürdürdüğü kolonizasyon uluslararası hukuka aykırıdır ve sona erdirilmesi gerekiyor. Uluslararası toplum 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’ni derhal tanımalıdır.

 

BM Genel Kurulu’nun son kararı destekleme yönünde hükümetin ortaya koyduğu tutum önceki dönemde sürdürdüğü tavrın yol açtığı kötü imajı sınırlı bir oranda düzeltiyor. Uzun zamandır yanı başımızda büyük bir suç işleniyor ve hem Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti hem de ülkenin siyasi güçlerinin çoğu bu durum karşısında sessiz kalıyorlar. Hatta bazı politikacılar İsrail’e destek ziyaretleri gerçekleştiriyor, kasklarını ve kurşun geçirmez yeleklerini takıp tankların önünde çektirdikleri fotoğrafları sosyal medya hesaplarından yayınlıyor. Kıbrıs’ın da istila ve işgal kurbanı, yasadışı yerleşim ve savaş suçları kurbanı olduğu onların akıllarından bile geçmiyor mu? Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti tarihin doğru tarafında yer almalı ve adaleti savunmalıdır; soykırımın sona ermesine ve Filistin sorununun çözümüne katkıda bulunmalıdır.

 

İsrail’in aşırı sağcı hükümeti Filistin’de suç işlemeye devam ettiği sürdürdüğü sürece bölgede hiç kimse rahat uyuyamaz. Bugün Orta Doğu’yu, bizim de bulunduğumuz bölgeyi yangın yerine çevirecek genel bir savaş tehdidi her zamankinden daha yakın ve masum insanların, çocukların katledilmesi karşısında, hastanelerin, okulların, sivil insanların ikamet ettiği mahallelerin bombalanması karşısında sessiz ve kayıtsız kalamayız.

 

Bu nedenle bugün buradayız. Yüksek sesle bağırmak için: Yeter! Bu suça nihayet son verilmeli, akan kan durdurulmalı, bu dehşete son verilmeli!

 

Bugün, Dünya Barış Günü’nde AKEL-Sol-Toplumsal İttifak sesini tüm dünya halklarıyla, barış yanlısı güçlerle birleştiriyor ve talep ediyor:

 

  • İsrail’in kanlı saldırılarına son!
  • Soykırıma son!
  • Kıbrıs savaşa hiçbir biçimde dahil olmamalıdır!

 

Filistin halkı topraklarını, özgürlük ve yaşam haklarını yıllardır kahramanca ve kararlı bir şekilde savunuyor. Filistin’in yanındayız çünkü adaletin yanındayız!

 

Filistin’e Özgürlük!

Filistin kazanacak!

 

PREV

AKEL ve CTP heyetleri bir araya geldi

NEXT

AKEL Genel Sekreteri New York'a gidiyor