Mültecilerin İnsanlık Onuruna Yakışan Yaşam Koşullarını Talep Etmeleri Yurdumuza Saygı Göstermedikleri Anlamına Gelmez
İçişleri Bakanı Nikos Nuris’in topluma yabancı düşmanlığı ve korku saçan açıklamaları üzerine yaptığı yazılı açıklamada AKEL, protesto hakkının anayasada yer alan demokratik bir hak olduğunu ve mültecilerin toplu olarak kaldıkları yerlerde kendileri ve aileleri için insanlık onuruna yakışan yaşam koşullarını talep etmelerinin yurdumuzda saygı göstermedikleri anlamına gelmediğini vurguladı.
AKEL, İçişleri Bakanı’nın televizyon kanallarında yabancı düşmanlığı ve korku saçan açıklamalarda bulunma yerine BM Mülteci Yüksek Komiserliği’nin de uyarılarını dikkate alarak, BM ve AB üyesi olarak devletin yükümlülükleri temelinde mülteci sorununa çözümler bulunması için çalışmasının daha yararlı olacağını dile getirdi.
Bakanın da Meclis’te bizzat söylediğine göre iltica başvurularının değerlendirilmesinin üç aydır durdurulduğunu, bunun mevcut durumu daha da kötüleştirdiğini kaydettiği açıklamasında AKEL, İçişleri Bakanı’na mültecilerin toplu olarak kaldıkları Purnara’daki durum hakkında yönelttiği sorulara hala yanıt verilmediğini, bakanlığın BM Yüksek Komiserliği ve Sağlık Hizmetleri Dairesi ile iletişim ve işbirliğinin ne durumda olduğunu sordu.
İltica başvurusunda bulunanların üç gün kalmaları için planlanmış olan Purnara’daki geçici merkezde mevcut kapasitesinin çok üzerinde yüzlerce insanın aylardır neden hapsedilmiş durumda olduklarını İçişleri Bakanı’na soran AKEL, bu insanların çamurlar içerisindeki çadırlarda yatmayı istememelerinin, yeterli su ve yemek, duş için sabun, kısacası insani yaşam koşulları talep etmelerinin ülkemizin yasalarına saygı göstermedikleri anlamına kesinlikle gelmeyeceğinin altını çizdi.
Hükümetin mültecilere yönelik politikalarının uluslararası hukukla, iltica hukukuyla, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB karşısındaki yükümlülükleriyle, insan haklarıyla bağdaşır olması gerektiğini İçişleri Bakanı Nuris’in ve hükümetinin algılayıp algılamadıklarını ve 2014’ten bu yana Kıbrıs’a mülteci meselesine ilişkin olarak AB kaynaklarından sunulan 100 milyon Euro’nun nereye gittiği sorularını yönelten AKEL açıklamasında “Sn. Nuris ve hükümet Kıbrıs toplumunu mültecilerin aleyhine çevirme yollarını arama yerine, dayanışma ve hukuk temelinde çözümler bulmaya ve yabancıları hedef alan yerli sömürü şebekelerine karşı mücadele etmeye çalışmalıdır” dedi.