Yasadışı Devletin MEB’iyle İlgili Anastasiadis’in Açıklaması Hakkında

 

AKEL Merkez Komitesi Kıbrıs Bürosu Sorumlusu Tumazos Çelebis’in Açıklaması

Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ile ilgili olarak, eğer Türkiye “Kıbrıslıtürklerin haklarını ayrı, bağımsız bir varlıkta korumayı seçiyorsa, o zaman söz konusu yasadışı varlığın münhasır ekonomik bölgesine denk düşenlerle sınırlı kalmalıdır. Ve dolayısıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına karşı çıkmasının sebebi yoktur” şeklindeki dünkü açıklaması Kıbrıs Cumhuriyeti için çok tehlikeli ve kabul edilemezdir.

Cumhurbaşkanı’nın bu beyanında iki dev gaf var:

Birincisi, Kıbrıslıtürklerin haklarının ayrı, bağımsız bir varlıkta korunabileceğini Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisinin kabul etmesi mümkün olamaz. Kıbrıslıtürklerin gerek bireysel, gerek toplumsal hakları sadece federal çatı altındaki birleşik bir devlette etkin bir şekilde korunabilir.

İkincisi, Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisi yasadışı varlığın MEB’i olduğunu kabul edemez. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’i tek ve bölünmezdir, özgür ve işgal altındaki bütün deniz sahasını kapsamaktadır. Askıda olan tek ilgili mesele, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine göre Türkiye ile Kıbrıs arasında MEB’in belirlenmesidir ve bu da deniz bölgelerine ilişkin olarak Hristofyas-Talat görüş birlikleriyle güvence altına alınmaktadır.

Anastasiadis’in büyük gafının federasyondan iki ayrı devlete rota değişimi anlamına gelmediğine inanmak istiyoruz. BM Genel Sekreteri’nin, Avrupa Birliği’nin ve Britanya’nın Türkiye’den çözümün ilk gününden itibaren garantilere ve her tür müdahale hakkına son verilmesini kabul etmesini talep ettikleri esnada Cumhurbaşkanı’nın Crans Montana’dan ayrılışının taksimci yönelimlerle herhangi bir ilişkisi olmadığına inanmak istiyoruz. Ancak her halükarda, böylesi görüşlerin ortaya koyulması Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün deniz bölgesinde egemenlik haklarını ihlal etmeye devam etmesi için Türkiye’ye bahane vermektedir.

3 Ocak 2018

AKEL Basın Bürosu