Kıbrıs Sorunu Hakkında

AKEL Merkez Komitesi Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun Yazılı Açıklaması

BM Genel Sekreteri’nin yemekte sunduğu belgeyle ilgili olarak Sayın Anastasiadis’in cevap vermesi gereken iki temel soru söz konusudur:

Birincisi, madem bu belge çözümün uygulanması ve garantörlüklerin ve müdahale haklarının kaldırılmasıyla ilgiliydi, neden Sn. Anastasiadis bu belgenin tartışılmasında ısrar etmedi?

Sn. Anastasiadis’in tartışmada gerilim olduğu yönünde ileri sürdüğü gerekçe yemekte Türkiye’yi ya bu belgeyi tartışma zorunda bırakmak için ya da Türkiye’nin uzlaşmazlığını teşhir etmek için her olanağı sonuna kadar değerlendirmediğini kanıtlamaktadır.

Böylece BM ve AB tarafından Türkiye kendi üzerine hiçbir sorumluluk yüklenmeksizin Crans Montana’dan ayrıldı.

Sn. Anastasiadis’in yanıtlaması gereken ikinci soru, Guterres Belgesi’nin içeriği hakkında siyasal güçleri neden bilgilendirmediğidir. Acaba Sn. Anastasiadis somut içerikli belgenin varlığını saklamak mı istedi?

Kıbrıs sorununda -ve genel olarak ülkenin yönetiminde- sorumlu tutumların ortaya konulması ihtiyacının ve zaruretinin olduğu konusunda hemfikiriz. Ancak Cumhurbaşkanı’nın hiç kimseyle istişarede bulunmaksızın ülkenin geleceğini tartışması ne kadar sorumlu bir tutumdur? Ortaya çıkacak sonucun sorumlusu tamamen Sn. Anastasiadis olacaktır.

BM Crans Montana’nın ardından başlayan döneme ilişkin yaklaşımını çok net bir biçimde ortaya koydu. Oluşan müktesebatı değerlendirerek müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesini arzuluyor. AKEL’in de tezi budur.

Gerek Sn. Lillikas’ın gerek Sn. N.Papadopulos’un destekledikleri tezlerle, eğer bu tezler benimsenirse, Kıbrıs BM’yle karşı karşıya kalacak, müzakere sürecinde kesin çöküşe yol açılacak ve böylece Türkiye’nin hedeflerine ulaşması kolaylaştırılacaktır.

20 Eylül 2017

AKEL Basın Bürosu