Kiprianu: Her Kadın İçin Mücadeleye Devam Edeceğimizi Tekrardan Teyit Ediyoruz
8 Mart Dünya Kadınlar Günü onuruna gerçekleştirilen çalışma kahvaltısında AKEL Merkez Konseyi Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma:
AKEL Merkez Komitesi adına davetimize olumlu cevap verdiğiniz için sizlere samimi teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Bu buluşmayı gerçekleştirdiğimiz Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanmasının gelenekselleşmesi önemli sebeplere dayanıyor. Sizlere yaptıklarınız ve her gün yapmaya devam ettiğiniz katkılarınız için sadece teşekkürlerimizi ve tebriklerimizi sunmakla kalmayıp, sizleri dinlemek ve sizlerden öğrenmek istiyoruz. Hem siz kadınları ilgilendiren konular hakkında, hem de yine sizi ilgilendiren daha geniş sosyal meseleler hakkında AKEL olarak daha fazla neler yapabileceğimizi hepinizle ve her birinizle tek tek konuşmak istiyoruz.
Geçen yılki “Eurobarometre” raporu dört kişiden birinin tecavüzü “haklı” gördüğünü ortaya çıkardı. Bugün bir kadın istediği gibi giyinemiyor, çünkü ona bir şey olursa, birçokları buna kendisinin yol açtığını, kışkırttığını iddia edecek veya düşünecektir. Bir kadın istediği kadar konuşamıyor, çünkü kimileri onun dilinin uzun olduğunu söyleyecektir. Bir kadın kendi vücuduyla ilgili karar veremiyor, çünkü kimileri onu katil olmakla suçlayacaktır. En azından bir kişi dahi hak etmediğini düşünmeden, bir kadın halen kendi işinde terfi alamıyor. Bugün kadınlar sürekli yükümlülükler, zorunluluklar altında yaşıyorlar. Sürekli olarak zamana karşı yarışmak, kendisini ve vücudunu basmakalıp anlayışlara adapte etmek zorunda bırakılıyorlar. Babasına, kardeşine, eşine ve patronuna itaat etme zorunda bırakılıyorlar. Aynı zamanda hem en iyi çalışan, hem en iyi eş, hem en iyi anne olmak zorunda bırakılıyorlar. Yani hem her şeyi yapmaya, hem de en iyi şekilde yapmaya mecbur görülüyorlar.
Kadınlar çifte baskıyı, çifte zulmü yaşadılar ve bugün de hala yaşıyorlar. Hem emekçi, hem de kadın olarak sistemin kendilerini sömürmesini dün de yaşadılar, bugün de yaşamaya devam ediyorlar. Bugün neredeyse herkes cinsiyet eşitliği hakkında konuşuyor ya da yazıyor. Mühim olan, buna verdikleri içeriktir. Burada sorulması gereken şey, bu konularda konuşan her siyasal gücün hangi noktadan hareket ederek, hangi içeriği verip, hangi hedefi önüne koyduğudur.
Günümüzde kadınlar daha fazla çalışıyor ve daha az ücret alıyorlar, emeklerinin karşılığını daha az alıyorlar. Kaç emekçi kadın işini kaybetmemek için, ücret eşitsizliği konusunda sessiz kalıyor? Kaç genç çalışan kadın en doğal hakkı olan annelik iznini dahi talep ettiği takdirde işini kaybedeceği endişesiyle tam olarak alamıyor? Kaç emekçi anne devletin hiçbir desteğinden veya altyapısından yararlanamıyor? Ekonomik güçlükler ve devlet hastanelerinde yaşanan kaos nedeniyle kaç genç kadın gerekli yıllık jinekolojik muayenelerinden mahrum kalıyor?
Ekonomik kriz ve yol açtığı olumsuz sonuçlar kadınların yaşamını iki misli etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Sadece bir kaç gün önce Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs ekonomisiyle ilgili raporunda, ekonomik krizin eşitsizliklerin, yoksulluk ve sosyal dışlanma tehlikesinin artmasına yol açtığı belirtildi. Bu raporda ayrıca, işsizlik oranının yüksek seviyelerde seyrettiği ve çalışanların sosyal dışlanma ve yoksulluğuyla ilgili ekonomik göstergelerin kötüleştiği ortaya koyulmaktadır. Dahası sağlık hizmetlerine erişimin de sınırlı olduğu belirtilmektedir. Bütün bunlar kadınların yaşamlarında da zincirleme olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Bütün bunlar kadınların mücadelesinin bütün çalışanların emek ve sosyal hak mücadelesiyle birbirine bağlantılı olduğunu açıkça göstermektedir.
Yurdumuzun siyasi, sosyal ve kültürel konjonktürüne kendi mühürlerini koyan ve koymuş olan kadınlarla bugün burada bir araya gelmekten onur duyuyoruz. Bize söylemek istediklerinizi dinlemek istiyoruz. Sizlerin destekçisi olarak, sizinle dayanışma içerisinde pratik desteğimizi sunabileceğimiz bir şekilde yanınızda olmak istiyoruz.
Örneğin, sağlık alanına ilişkin önerilerimiz kadın merkezlidir. Çünkü kadro yetersizliği içerisindeki kadın klinikleri ihtiyaçları karşılayamamaktadır. Birçok problemle karşı karşıya olan kamu hastaneleri de rahim ağzı kanserinin önlenmesi için aşılanmanın teşvik edilmesi veya Meme Sağlığı Merkezi’nin derhal faaliyete geçmesi yönünde umutlu olmamıza izin vermemektedir.
Cinsel ve üreme haklarının tam olarak güvence altına alınmasına ve kürtajlara ilişkin hukuki çerçevenin modernizasyonu için bir yasa tasarısının sunulmasında öncü olduk. Aile hukukunun revizyonu için somut önerilerde bulunduk. Aynı zamanda tek ebeveynli ailelere yönelik sosyal destek sağlanması için somut öneriler sunduk. Kadınların cinsel ve üreme haklarının korunması, okullarda cinsel eğitim konularında öncü olduk ve öncü olmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda gerek işsiz kadınların, gerekse çalışan kadınların her yönden desteklenmesine yönelik düşüncelerimizi ve önerilerimizi, Meclis içinde ve dışında, öne çıkarmaya devam ediyoruz.
Sizi temin ederim ki, tabulara, önyargılara, cinsiyetçi, basmakalıp anlayışlara karşı radikal önerilerimizle sadece Temsilciler Meclisi’nde değil, aynı zamanda Meclis dışında da mücadeleye devam edeceğiz. Bu hepimizin amacı, davası olmalıdır. Bu hedef, her birimizin bilincinde, ailede, eğitim sisteminde, medyada, internette ve daha pek çok alanda yer etmelidir.
İnsanlarımızı, halkımızı ilgilendiren ana mesele, yani Kıbrıs sorunu ve onu çözme çabası hakkında birkaç söz söylemeden konuşmamı bitirmek istemiyorum.
Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğu tarafından alınan tamamen yanlış bir karar görüşmelerin kesilmesine neden oldu. Ancak şimdi herkesin asıl niyeti de ortaya çıkacak. Şunları tekrarlamaktan yorulmayacağız: İki lider şahsi duygularının üstesinden gelip, sorumluluklarının gereğini yaparak, müzakerelerin yeniden başlamasının yolunu bulmalıdırlar.
Krizin başlamasından itibaren, AKEL olarak, krizin aşılması için yardımcı olmaya çabaladık. Sayın Anastasiadis’ten Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğu tarafından alınan kararı yanlış gördüğünü net bir şekilde dile getirmesini istedik. Sayın Akıncı’ya, bu konuya aşırı boyutlar verilmemesi çağrısında bulunduk.
Kıbrıslıtürk siyasi güçlerle temaslarda bulunarak, Sayın Akıncı’ya olumlu etkide bulunmaya çağıran girişimlerde bulunduk. Her iki lideri de, zaten var olan gerilime katkıda bulunacak açıklamalar yapmaktan kaçınmaya çağırdık.
Maalesef bir toplumdaki milliyetçilik diğer toplumdaki milliyetçiliğe atıfta bulunuyor, adeta birbirlerini besliyor ve her ikisi de yeniden birleşme çabasını engelleme noktasında buluşuyorlar.
Yurdumuzun ve halkımızın geleceğini feda ederek onların istediklerini yapmayalım.
Tüm bunlardan sonra görüşme masasına geri dönüp kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?
Eğer bunu yapmazsak gerçekten yazık olacak. İki lider ortaya çıkan durumun aşılmasının ve müzakerelerin yeniden başlamasının yolunu bulmazlarsa gerçekten yazık olacak.
Eğer ülkenin geleceği ister küçük partisel, siyasal veya başka arzular uğruna, ister ısrarlar veya duygusallıklar uğruna bir kez daha feda edilecek olursa gerçekten yazık olacak. Bu yapılırsa, kaderimize müstahak olacağız. Eğer şimdi müzakereleri durdurup, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Mart 2018’de Kıbrıs sorununu bıraktığımız yerde bulacağımızı düşünüyorsak tamamen kendimizi kandırıyoruz demektir.
AKEL olarak, çözüm yolunda tutarlılık ve özveri ile ilerlemekte kararlıyız. Yurtseverlik görevimizi yapmakta kararlıyız. Bugün gelinen noktada herkes üzerine düşen sorumluluğu üstlenmelidir. Eğer Sayın Anastasiadis seçim kampanyasına öncelik vermeye karar verdiyse, eğer DİSİ aşırı sağ kanadını hayal kırıklığına uğratmak istemediğine karar verdiyse, herkesin bilmesi için bunu açıkça söylemelidirler.
Bugün bizim için sıradan bir yıldönümü değildir. Bugün, Kıbrıs’ta ve tüm dünyada kadınların mücadelelerini anmak ve onurlandırmakla kalmıyoruz. Bugün, her kadın için mücadeleye devam edeceğimizi tekrardan teyit ediyoruz; kahraman evladını yitiren analar için, eşi, evladı kayıp olan kadınlar için, mahsur, göçmen kadınlar için.
Her bir kadının yanında olmaktan vazgeçmeyeceğiz; işvereninin kurbanı olan kadının, göçmen kadının, şiddet kurbanı olan kadının, tüccarların kurbanı olan kadının, zincirlerini kırması gereken ve kırabilecek olan kadının!
Toplumda gerçekten hak ettiği yeri kazanması gereken ve kazanabilecek olan kadının!